Diyet ve Psikoloji
Mevsimsel Duygulanım Bozukluğu
2 Nisan 2018
Doğum Sonrası İşe Dönüş
26 Ekim 2018
Hepsini görüntüle

Yeme insanoğlunun temel ihtiyacıdır ve bu ihtiyaç geniş bir bakış açısıyla ele alındığında yardım edilmesi daha kolay hale gelir.

Aslında bakarsanız uzun yıllar psikoloji alanında yaşanan gelişmeler ile birlikte yeme konusundaki ayrımlar ve çalışmalar hız kazandı. Değişik bakış açılarına göre farklı yorumlar ve destekleyen bir çok farklı sonuç var. Gidişata baktığımız zaman artık sadece kişi odaklı değil ilişki odaklı kavramlar söz konusu olmaya başlanmış durumda. Bu ne demek? Siz içsel süreçleriniz, bu yaşa kadar edindiğiniz alışkanlıklar, gösterdiğiniz davranış örüntüleri ve ilişkisel bağlamdaki farklılıklarımız ile birlikte biyopsikososyal bir canlısınız. Yani hem biyolojik hem psikolojik hem de sosyal yönleriniz bulunuyor ve bunların hepsi ilişki halinde çalışıyor.

Eskiden yeme bozuklukları ve yeme tutumları ile ilgili araştırmalarda daha çok benlik imgesi odaklı tartışmalar yapılırken artık benliğin bu kadar izole bir halde gelişmediği, kişinin de kendi içinde bulunduğu kişilerarası süreçlerin, kişinin diğerleri ile olan biricik ilişkisi ve deneyimimizle ilgili içsel çalışan modellerimiz olduğu ve bunun yeme davranışımızda da ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu modelleri yetişkin hayatımızda da kullanmaktayız. Bu modeller duygusal ilişkilerimizi düzenlemekten tutun sosyal hayatımızı etkilemeye kadar gidiyor.

Peki Yeme ve stres arasındaki ilişkiyi açıklamak istersek..

Stres, beslenmeyi bitirir. Zorlama, kaygı, acele etme ve olumsuz konuşmalar vücudu kavgaya zorlar. Zihinsel/duygusal durumumuz, metabolizmayı direkt olarak etkiler. Stres durumunda ne kadar sağlıklı beslendiğimizin önemi yoktur. Dinlenme, sindirimin en ideal çalıştığı zamandır. Vücut parasempatik egemenlik altında öğünleri metabolize etme ve kalori yakımına programlanmıştır. Buna psikolojide gevşeme etkisi denir.

Size sorum; “Sakin yiyenlerden misiniz?” yoksa “Endişeli ve aceleci olanlardan mı?”

Yiyecekler ve vücudumuz hakkında olumsuz düşündüğümüzde, vücudu plasebo etkisiyle korku durumuna sokmuş oluyoruz. Örneğin, sürekli kilo almaktan korkuyorsanız, vücut stres durumunda artan kortizol ve insülin salımını arttırır. Bu da vücuda yağ, kilo depolaması, kas yapımının durdurulması sinyalini verir. Ve böylece korkularımıza metabolik bir gerçeklik yaratmış oluruz.

Son olarak size beslenme durumunuzu değiştirmek için basit ve etkili bir teknikten bahsedeceğim..

Yavaşça 5-10 kez derin nefes aldığımızda vücut stresli, yavaş sindiren, az kalori yakan durumundan dinlenme durumuna geçerek metabolizmayı hızlandırır.

Serenay Orakçı

Psikolog

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir